Güncel
PKK neden “Hayır” dedi şimdi daha iyi anlaşılıyor-Mehmet Acet
Halk oylaması sonuçları, sadece sistem değişikliğini öngören bir anayasa değişikliğine değil, Erdoğan yönetimine verilmiş bir güvenoyu niteliği de taşıyordu. Tersi bir sonuç çıksaydı, 23 Nisan gecesi yapılan operasyonun yapılma ihtimali çok daha zayıf olacaktı. Öyle bir durumda, PKK'nın büyük patronları, muhtemelen bunun okumasını, bir yönetim zafiyeti biçiminde yapıp, başka yerlerden başka türlü karşı operasyonların planlaması ile karşımıza dikilmiş olacaklardı. Bunu hiç yapmadılar demeyin şimdi. Sadece bir tanesini örnek vereyim. 7 Haziran seçimlerinin ertesi günü Tel Abyad'ın bir günde PKK'ya teslim edilmesi böyle bir aklın ürünüydü.
Ahmet İyimaya'nın sözüdür:
“Süreçlerin öğretmenliÄŸi, kitaptan, seyahatten daha güçlüdür.”
Şu iki yıl, Suriye'de, Irak'ta ve kendi topraklarımızda yaşadıklarımız, bu sözün kıymete değer olduğunu bize gösterdi.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın aylar önce doktrine ettiÄŸi, “tehdidin sizi gelip vurmasını beklemeden kaynağında üstüne gitmek”yaklaşımı, Türkiye'ye soluk aldırdı.
DeÄŸilse, Temmuz 2015'ten itibaren yaÅŸadıklarımız, “Siz gitmediÄŸiniz zaman onların geldiÄŸini, aman huzurum kaçmasın dediÄŸiniz zaman, gelip onların sizin huzurunuzu kaçırdığını” fazlasıyla bize gösterdi.
ErdoÄŸan, önceki gün “Vakti zamanı geldiÄŸinde ne yapacağımızı biliriz. Bir gece ansızın gelebiliriz” demiÅŸti.
Dün Hindistan yolculuğuna çıkarken, devamını şu sözlerle getirdi:
“Karaçok'ta ne olduysa, Sincar'da ne olduysa, artık biz bunlara devam etmek durumunda kalacağız. Herhalde tarih vererek, haber vererek gidecek deÄŸiliz. Ama bilecekler ki TSK buraya gelebilir. Biz endiÅŸeyle yaÅŸamaktansa, onlar korkuyla yaÅŸasınlar.”
ANKARA'DAN GELEN MESAJ: 48 SAATE DÄ°KKAT!
Geçen hafta Çin'in Çengdu kentinde, Türkiye gündeminden uzakta, şehir planlamacılığına dair gezintiler yaparken, askeri çevrelerden iyi haber alan bir kaynağımdan şöyle bir mesaj geldi:
“Önümüzdeki 48 saate dikkat! Bir ÅŸeyler olacakmış”
Arka arkaya sorular sorup, 48 saat boyunca neyi beklememiz gerektiğini anlamaya çalıştım.
Anlaşıldı ki, kendisine gelen bilgi de bundan ibaretti.
Mesajdaki bilgiyi, gezide birlikte olduğumuz Türk heyetinden birkaç kişiyle paylaştım.
Sonra beklemeye başladık.
Beklediğimiz haber, Türkiye'ye göre 5 saat ileride olduğumuz için öğle vakti geldi.
Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı 30 savaş uçağı, aynı anda havalanıp, Sincar ve Suriye sınırlarının içinde kalan Karaçok bölgesine aynı anda büyük bir operasyon düzenlemişti.
BeklediÄŸimiz haberin bu olduÄŸunu, günün ilerleyen saatlerinde, 48 saat alarmını veren kaynağın “Biz 48 saat diyorduk ama aslında 6 saat imiÅŸ” mesajıyla teyit etmiÅŸ olduk.
SÄ°NCAR OPERASYONU ARALIK'TA YAPILACAKTI
Sincar Bölgesi'ndeki PKK yapılanması, Kandil'den Suriye'ye geçiş güzergahı, uzun süredir TSK'nın imkanlarıyla gözlem altında tutuluyordu.
İHA'lardan gelen fotoğraflar, sahadaki istihbarat kaynaklarından alınan veriler, Ankara'daki karar alıcıların önüne konulurken, siyasi otorite bu yapılanmaya izin verilmeyeceğine dair aylarca kararlılık mesajları verdi.
2017'nin ilk günlerinde, sözünü ettiğim karar alıcılarla aynı masada oturan üst düzey askeri bir yetkiliden Sincar bölgesine dair detaylı bilgiler almıştım.
O görüşmede;
“Sincar'ın Kandil gibi sadece daÄŸlardan oluÅŸan bir bölge olmadığını, PKK'nın orada prefabrik evlere benzeyen yerleÅŸimler kurduÄŸunu, bütün hedeflerin tespitli hale getirildiÄŸini, Hava Kuvvetleri imkanlarıyla üç saatte oradaki yapılanmanın yerle bir edilebileceÄŸini de” öğrenmiÅŸtim.
Bir de şöyle bir bilgi almıştım.
Sincar operasyonu aslında Aralık ayında yapılacakken beklemeye alınmıştı.
12 Aralık'ta Diyarbakır'da TSK'ya ait bir savaş uçağının düşmesinin ardından, (Düştü mü, düşürüldü mü, net bir açıklama yapılmadı. M.A) şu geçen hafta, yani, 23 Nisan gecesi yapılan operasyonun aynısının o gece düzenlenmesi fikri, Ankara'da tartışılmıştı.
Nihayetinde, kararlı pozisyonu koruyup bekleme fikri öne çıkmıştı.
Sonrasında sürecin nasıl geliştiğini hatırlayalım:
Ankara, Sincar'a güçlü bir operasyon yapma fikrini saklı tutmak üzere, bu süreci; ABD'li yetkililerle her temas anında yüzlerine iletme, artı, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi üzerinden fiilen sonuç alma çabası ile geçirdi.
Şubat ayı içerisinde Barzani yönetimi ile yürütülen yoğun görüşme trafiğinin ana unsuru yine Sincar olmuştu.
Devamında, Ankara'nın bastırmasıyla Peşmerge güçlerinin Sincar'daki PKK yapılanmasına küçük bir müdahalede bulunduğuna, ancak devamının gelmediğine da şahit olduk.
Bu arada PKK, o bölgedeki yapılanmadan vazgeçebileceğine dair herhangi bir işaret vermiş değildi.
Anlaşılan, Türkiye'den yapılan açıklamaların 'retorikten' ibaret olduÄŸu konusunda “Büyük patrondan” güvence almışlardı.
Ankara'da 16 Nisan beklendi.
Halk oylaması sonuçları, sadece sistem değişikliğini öngören bir anayasa değişikliğine değil, Erdoğan yönetimine verilmiş bir güvenoyu niteliği de taşıyordu.
Tersi bir sonuç çıksaydı, 23 Nisan gecesi yapılan operasyonun yapılma ihtimali çok daha zayıf olacaktı.
Öyle bir durumda, PKK'nın büyük patronları, muhtemelen bunun okumasını, bir yönetim zafiyeti biçiminde yapıp, başka yerlerden başka türlü karşı operasyonların planlaması ile karşımıza dikilmiş olacaklardı.
Bunu hiç yapmadılar demeyin şimdi.
Sadece bir tanesini örnek vereyim.
7 Haziran seçimlerinin ertesi günü Tel Abyad'ın bir günde PKK'ya teslim edilmesi böyle bir aklın ürünüydü.
Henüz yorum yapılmamış.